15 Ocak 2016 Cuma

Malta - MDINA ''SESSİZ ŞEHİR'' 31 Ağustos 2015 4. Gün


Malta'da 4. günümüz. Ağustosun son günü olmasına rağmen hava oldukça sıcak. Aslında termometre o kadar yüksek göstermiyor ama nem dolayısı ile hissedilen sıcaklık bunaltıyor. O yüzen biz de sabahları denize girip öğleden sonra kültür turu yapmaya karar verdik. Bugün dünyanın en büyük 3. kubbesine sahip Mosta Kilisesini ve UNESCO Dünya mirası listesinde yer alan Malta'nın eski başkenti Mdina'yı gezeceğiz. Kahvaltının ardından plaja giderken yol üstünden City Sight adlı tur şirketinden de Gozo ve Comino adaları için tur biletlerimizi aldık. Alırken sıkı bir pazarlık etmeyi de unutmadık tabi. Gozo ve Comino'yu birlikte alınca onlar da bize tekne ile liman turu hediye ettiler. 

Denize Pembroke yakınındaki kayalık plajdan giriyoruz. Aslında Paceville'de bir plaj var ama oranın pek temiz olmadığını duyduğumuz için oradan girmiyoruz. Paceville'den de  denize giren bir sürü insan var, tercih size kalmış yani. Biz kayalık  plajdan denize giriyoruz ama orada da gölge alan hiç yok kendinizi güneşten koruyacak şemsiye şapka falan alsanız iyi olur. 

                MOSTA KİLİSESİ
Öğleden sonra ilk olarak San Julain's'dan 203 numaralı otobüsle Mosta'ya gidiyoruz. Burada Ratunda of Mosta yada Mosta Dome olarak bilinen kiliseyi gezeceğiz. Mosta Roma'daki San Paul ve İstanbul'daki Ayasofya kiliselerinden sonra Avrupa'nın 3. en büyük kubbesine sahip kilisesiymiş. Mimarisi Roma'daki Pantheon Kilisesi'nden esinlenerek yapılmış, gerçekten de benziyorlar.

Kilisenin bir de mucize hikayesi var. 2. Dünya savaşı sırasında Almanlar Mosta'ya saldırıyorlar. İçeride 300 kişilik bir ayin olduğu sırada buraya bir bomba isabet ediyor ve  tavanı delip insanların arasına düşüyor ama mucize bu ya patlamıyor ve kimseye hiçbir şey olmuyor. Burayı ziyaret ederseniz yan tarafta hediyelik eşyaların satıldığı bölümde aslını değil ama bombanın sergilenen bire bir kopyasını görebilirsiniz.  





Mosta'dan ayrılmadan kilisenin hemen karşısındaki The Cake Box'ın tatlılarından da denemenizi tavsiye ederim. Oturabileceğiniz masaları yok ama paket alabiliyorsunuz.

                               SESSİZ SEHİR MDİNA
Mosta Kilisesi'ni ziyaret ettikten sonra Malta'nın Valetta'dan önceki başkenti Mdina'ya geçiyoruz. Etrafı surlarla çevrili şehrin kapısında faytonlar bekliyor. Kapıda faytonları görünce içerisini çok büyük sanmayın ama. Her sokağa girip çıkarak gezseniz bile tüm şehri 1 bilemedin 2 saatte gezersiniz. Yok biraz otantik olsun derseniz fayton tercih edilebilir, yarım saatlik tur 35 Euro. 


Mdina Ortaçağ ve barok mimarisi karışımıyla Avrupa'nın en güzel antik sur şehri olarak biliniyor. Tarihi M.Ö. 4000'lere kadar uzanıyormuş. Ortaçağ'da burada soylular yaşarmış o dönemde adı Soylular Şehri anamına gelen Citta Notabile imiş. Malta'nın tam merkezinde tepeye kurulu olan şehir adanın tamamına hakim bir konumda. Eskiden Rabat ve Mdina aynı surların içindeymiş, adanın Arap hakimiyeti sırasında iki şehiri birbirinden ayırmışlar.

Bu kadar tarih bilgisinden sonra elimizde harita başlıyoruz şehri gezmeye. Aslında şehri gezmeye girişteki zindanları başlayacaktık ama geç geldiğimiz için zindanlar kapanmış. 


Labirenti andıran dar sokakları var Mdina'nın. Dar sokaklar minik meydanlara çıkıyor. Şehir adeta bir açık hava müzesi gibi. Her ev her sokak ayrı bir güzel. Mdina'ya dışarıdan araçların girmesi yasak zaten bu yüzden sessiz şehir anlamına gelen Cilent City deniyor.



Trafikle yaşamaya o kadar alışmışız ki daha kapıdan geçer geçmez şehrin sessizliğiyle tuhaf bir duygu kaplıyor içimi. Sanki terkedilmiş bir şehiri geziyoruz gibi. Arada bir şehri gezen turislerden gelen bir ses yada sokaktan geçen bir faytonla bozuluyor şehrin sessizliği. 




Malta'da pek çok yerde olduğu gibi Mdina'da da kapılar ve panjurlar renga renk ve çoğu kapalı. İnsan o renkli görünümün ardındaki yaşamları merak ediyor doğrusu. Ve işte Malta'nın klasik kapı kolları... Burada en güzel örneklerini görmek mümkün.




Mdina'da Malta'nın ünlü camlarının satıldığı dükkanları, St. Paul Katedralini ve Malta tarihinin anlatıldığı Malta Experience görülebilir.
Mdina'nın sessiz sokaklarını gezip bitirdikten sonra ev sahibimizin tavsiyesi üzerine buradaki Fontenella Cafeye gidiyoruz. Yemekleri idare eder lezzette ama hiç olmadı burada bir kahve molası vermenizi tavsiye ederim. Çünkü Mdina Malta'nın en yüksek tepesinde kurulu olduğu için buranın terası Malta'yı kuş bakışı izleyeceğiniz en güzel yer.  Bu arada ülkenin en yüksek noktası olduğu için olsa gerek Mdina Malta'da üşüdüğüm tek yer oldu. O yüzden Mdina'ya giderken yanınıza bir şal yada ince bir hırka alırsanız hiç fena olmaz.   

Ve son bir not Mdina'ya mutlaka öğleden sonra gidin ve mümkünse gün batana kadar da şehirde kalın. Hava kararıp da sokak lambaları yandımı şehir bir başka güzel oluyor. 

Aklıma gelmişken ben henüz izlemedim ama Game of Thrones dizisinin bazı bölümleri Mdina'da çekilmiş bakalım izlerken fark edebilecekmiyim.


Malta gezimizde bir sonraki durağı tekne ile liman turu ve Valetta'da St.Jhon Katedrali olacak. Gezerken hayran olduğum Valetta şehri denizden bir başka güzel görünüyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder