25 Ocak 2016 Pazartesi

Malta Liman Turu ve Valetta St. John's Katedrali 1 Eylül 2015 5. Gün

Malta'da 4. günümüz. Dün Comino ve Gozo Adaları için tur satın alınca Sight Seeing tur şirketi de bize tekne ile liman turu hediye etmişti biz de güne bu tur ile başlamaya karar verdik. Zaten sabah erken çıkılıyor ve sanıyorum 2 saat falan sürüyor oradan da yine Valetta'ya gidip eksik kalan yerleri göreceğiz.

Kahvaltının ardından Paceville inip tur şirketinin hop on hop off otobüsleri ile Sliema'ya gidiyoruz. Liman turu buradan başlıyor. Teknemizi beklerken Malta'nın o şirin sarı otobüslerinden birini görme şansımız da oldu Oysa gelmeden izlediğim videolardan her yerde görebileceğimi sanmıştım. Meğer bunlar önceleri Malta'da ulaşım için kullanılıyormuş ama bir süre önce değişmiş. Malta seyahati boyunca gördüğüm tek sarı otobüs bu oldu. Onu da hediyelik eşya dükkanına döndürmüşler. Sahibiyle sohbet ederken İstanbul'dan geldiğimi duyunca ilk sorusu ''şu anda İstanbul kaç milyon'' oldu. Kalabalıklığımızın şanı oralara kadar gitmiş anlayacağınız. 



Limanları gezeceğimiz tekne şu Maltanın meşhur Luzzu'ları var ya işte onların büyük versiyonu. Saymadım ama sanıyorum 40-50 kişi alıyor. Sliema'dan hareket eden teknemiz ilk olarak Marsamexett Limanı'nın ortasında yer alan Manoel Adası'nın etrafından dolaşıyor.
Gzira'dan bir köprü ile ulaşılabilen adanın kuş bakışı görüntüsü bir yaprağa benziyormuş. 

Adadaki Lazzaretto Hastanesi'nin orjinali 1500'lü yılların sonunda tahtadan yapılmış bir hastaneymiş. Veba salgını sırasında karantina hastanesi olarak yapılmış. Salgın ortadan kalkınca da hastahaneyi yıkmışlar.

Hastahanenin bu hali 1600'lü yılların ortalarında bu kez de kolera salgınını kontrol altına almak için yapılmış.

Manoel Kalesi ve Yat Limanı da yine bu tur sırasında gördüğümüz yerler arasında. 



Valetta ise denizden bir başka güzel görünüyor. St. Elmo Kalesi'ni, limanı sanıyorum karadan bu kadar güzel görüntüleyemezdik. 1565 yılında Turgut Reis bu sularda kuşatmış adayı. Osmanlı donanmasıyla şövelyeler arasında savaş tarihin en kanlı savaşı olarak anılıyor hala Malta'da. Zaten nereye gitseniz tarihlerinde hep bu kuşatmayı ve yenilmez Osmanlı Donanması'nı nasıl geri püskürttüklerini anlatıyorlar. 

Büyük Liman daha çok tersane olarak kullanılıyor. 1800'lü yılların başında Malta Şövalyeleri tarafından kurulmuş. Adanın İngiliz hakimiyetine geçmesiyle Kraliyet Donanması ile birleştirilen bu tersaneler hızla Akdenizin en önemli tersaneleri konumuna gelmiş. Özellikle dünya savaşları sırasında ana ikmal üssü olmuş. Günümüzde de gemi yapımı Malta'nın önemli bir gelir kaynağı imiş.

Yaklaşık iki saat süren liman turunun ardından yine hop on hop off otobüslerle Valette'ya gidiyoruz. İstikamet St. Jhon Katedrali. Geçen defa giriş saatini kaçırdığımız için girememiştik. Katedralin girişi ücretli 6 Euro idi ama 2016'da 10 Euro olmuş. Malta'da katedrallere girerken örtünmek gerekiyormuş. Tekne turundan geldiğimiz için bunu hiç hesaba katmamıştım. Neyse ki şortla giriliyormuş, sadece kolları örtmek yeterliymiş. Bunun için de girişe şal koymuşlar. Ben kendi şalımı güneşten korunmak için kullanıyordum öyle girebileceğimi söylediler.






Malta şövalyeleri için yapılan St. John Katedrali'nin dışı ne kadar sade ise içi de o kadar gösterişli. Barok mimarinin en güzel örneklerinden biri. Altın varaklar, işlemeler, tablolar arasında insan nereye bakacağını şaşırıyor. Katedrallerin dışı korsan saldırılarından korunmak için özellikle sade yapılıyormuş. 
Katedralin bir de müze bölümü var. Burada İtalyan ressam Caravaggio'nun St. John'un kafasının kesildiğini tasvir ettiği The Beheading of St. John The Babtist adlı eseri sergileniyor. İçeride fotoğraf çekmek yasak. Çıkışta Katedralin hediyelik bölümünde tablonun kartpostallarını satıyorlar.




Katedralden çıkışta yine kendimizi Valetta'nın o güzel sokaklarına atıyoruz. Birbirinden güzel sokaklardan geçip limana doğru ilerlerken rengarenk kumaşlar ve bayraklarla süslü bir sokak çıkıyor karşımıza. Meğer filim seti imiş not almadığım için adını hatırlayamadım maalesef ama bu yıl vizyona girecek filmlerden biriymiş.   
Valetta'da limanda bir hayli restoran ve cafe var. Ev sahibimiz Monica akşamları buranın çok keyifli olduğunu söylemişti ama hem dönüşte sıkıntı olacağını düşündüğümüzden hem de fiyatlar biraz yüksek olduğu için yemek için yine San Giljan'a dönmeye karar verdik. Ama güzelim Valetta'dan ayrılmadan önce de ayaklarımız yeter artık diyene kadar gezebildiğimiz kadar gezdik sokaklarda. 
Akşam yemeği için San Giljan'da bir İtalyan lokantası olan Rafael'i tercih ettik. Buraya gitmeden önce rezervasyon yaptırmanız gerekebilir. Biz biraz geç gittiğimiz için sorun olmadı ama erken saatlerde burada yer bulmak sorun olabiliyor.

Gündüz gezdiniz Malta'da akşamları ne yapacağım diye düşünmeyin. Malta'nın gündüzleri kadar geceleri de çok keyifli. 



Paceville'de mutlaka zevkinize uygun bir yer bulursunuz. Mesela biz bu akşam geçerken çalan müzik kulağımıza hoş gelince bir şeyler içmek için Hugo Terrace'a girdik. Burası hem yemek yemek hemde müzik dinleyip dans etmek için hoş bir mekan. 



Malta tatilimiz bitmedi, devam edecek....

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder