16 Mart 2016 Çarşamba

Malta'da Son Gün 6 -7 Eylül


Malta'da 9. günümüz ve yarın dönüş günü. Malta'da yapılacaklar listemizi tamamlıyamadık ama bu tatilin yaz sezonun da son tatili olması sebebiyle son günümüzü denize ayırdık. 


Biz nasıl haftasonları pılıyı pırtıyı toplayıp piknik için yeşil alanlara gidiyorsak Malta'lılar da plajlara geliyorlar. Mangal, gitar, dalga sesi keyifli olsa gerek. Bu arada Malta'da öğrenci olmanın da çok keyifli olduğuna kara verdim. Öğrenciler okuldan sonra kitaplarını alıp doğruca plaja geliyorlar hem ders çalışıp hem de deniz güneş yapıyorlar. Ne güzel hayat değil mi?
Daha önce de söylemiştim Malta'da ayağınızı suya değdirebileceğiz her yerden denize girebiliyorsunuz. Havlunuzu yayacak bir yer buldunuz mu orası hemen plaj oluyor. Burada kimse güneşten korkmuyor, günün her saati kızgın güneşe aldırmadan kayaların üzerinde güneşlenen insanlar görebilirsiniz. Ben denizi çok sevmeme rağmen güneşle pek aram yoktur. Ya bir ağaç gölgesi ya bir şemsiye olmadı kaya dibi aradım hep. Aklıma gelmişken söyliyeyim Malta'da en az göreceğiniz şey ağaç. Şaşılacak şekilde adada yeşil çok az. 

Malta'da son günümüzde biz de onlar gibi kayaların üzerinden denize girmeye karar verdik. Ama onlar gibi güneşin altına yatmaya cesaret edemedik tabi, bir kaya gölgesi bulup oraya yerleştik. Malta'da deniz Golden Beach hariç genellikle sakindi. Ama öyle sakin duruşuna aldanmayın derim, ne zaman hırçınlaşacağı hiç belli olmuyor. Son güne kadar Cominodaki akıntı hariç bize hap sakin davrandı ama son gün öyle bir olay yaşadık ki korkudan bacaklarım titredi. Şnorkel ve maskemi almış sakin sakin yüzüyordum. Bir ara suyun içinde balıklarla beraber ileri geri gidip gelmeye başladığımı hissetim ve başımı sudan çıkartınca kıyıda gördüklerimle şok oldum. Dev gibi dalgalar kıyıya vuruyor ne var ne yok alıp götürüyordu. Bir an denizde kalmak mı yoksa kıyıya yüzmek mi daha güvenli karar veremedim. Neyse ki bu olay sadece bir kaç dakikada sona erdi. Daha uzun sürmüş olsa sanıyorum şu an bu yazıyı yazamayabilirdim. Takdir edersiniz ki on an fotoğraf çekmek aklıma gelmedi.
Bir de gitmeden bir arkadaşım kırmızı deniz anaları konusunda ''gördüğün anda oradan uzaklaş'' diye uyarıda bulunmuştu. Kırmızı deniz anaları zehirliymiş ama şükür biz hiç görmedik. 


Genellikle tatillerimin son gününde gittiğim şehrin, ülkenin sokaklarında son bir kez gezer kendi adıma bir nevi vedalaşırım gittiğim yerle. Malta'da da öyle yaptık plajdan eve yürüyerek döndük, akşam yemekten sonra neredeyse sanki ilk gün gibi her sokağı yeniden dolaştık. 
7 Eylül 2015
Ve Malta'ya veda zamanı. Gerçekten sayılı gün çabuk geçiyor, koca tatil nasıl bitti hiç anlamadık. Aslında uçuşumuz akşam üzeri sabahtan denize gitsek mi diye niyetlendik ama sonra vazgeçtik. Zaten uçuştan iki saat önce alanda olmak lazım teleşa gerek yok diye düşündük. Kahvaltının ardından çıkıp biraz alış veriş yaptık. Malta'da alış veriş işini kesinlikle pazar gününe bırakmayın. Çünkü bütün mağzalar, marketler hatta bir tane alışveriş merkezi var o bile pazar günü kapalı oluyor. Aklınızda bulunsun.

Malta'dan ne alınır derseniz balı, ballı kremleri ünlü ben onlardan aldım. Bir de Gbejna dedikleri keçi peynirleri var, bir kaç çeşit aldım ama sade ve kurutulmuş gibi olan bir çeşidi var ben onu sevdim. Alırsanız ondan alın. Adanın cam işçiliği de ünlü ama oldukça pahalı idi. Onlara sadece bakmakla yetindik.
 

Sıcağına nemine rağmen ben sevdim Malta'yı. Hem yeni bir ükle keşfediyorsunuz, hem bol bol denize giriyorsunuz hem de akşama enerjiniz kalmışsa her zevke uyacak eğlence bulmak mümkün.  



Ve kürkçü dükkanına dönüş zamanı. Yaza, denize, güneşe veda ederek ayrılıyoruz Malta'dan. Dünya büyük hayatı güzelleştirecek bir hayli yer daha var görecek.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder