Malta'da 2. gününüzü Valetta'ya ayırdık. Tatil uzun olunca insan gezmekte pek acele etmiyor. Evden çık Valetta'ya var diyene kadar öğle oldu bile. Saint Julian's'dan Valetta otobüs ile yaklaşık 40 dakika sürüyor. Silema'dan deniz taksilerle de ulaşım mümkün. Biz kullanmadık ama 5 dakika sürüyormuş.
Valetta Malta'nın başkenti, aynı zamanda ulaşım merkezi gibi. Ülkede gideceğiniz hemen hemen her yere gitmek için önce Valetta otobüs garajına gitmeniz gerekiyor. Valetta öyle çok büyük bir şehir değil ama keyifle gezmek istiyorsanız bir tam gününüzü buraya ayırmalısınız. Biz biraz geç geldiğimiz için şehri gezmek için bir kez daha gitmemiz gerekti. Valetta adını Osmanlı kuşatmasını geri çeviren Malta Şövalyelerinin büyük üstadı Jean de Valette'den alıyormuş.
Yarımada üzerinde yer alan Başkent Valetta, Unesco dünya mirası listesinde olan bir liman kenti. Bir tarafında Büyük Liman diğer tarafında Marsamxett Limanın yer alıyor. Bu limanların her ikisi de doğal liman. Tarih boyunca bir çok savaşa kuşatmaya şahit olmuş bu limanlar.
Şehir sanki etrafı surlarla çevrili bir müze kent gibi. Sarı taştan evler, renga renk kapılar panjurlar, cumbalı balkonlar nereye bakacağını şaşırıyor insan. Valetta barok mimarinin güzel bir örneği. Rebublic Street yani Cumhuriyet Caddesi Valetta'nın ana Caddesi. Cafeler, restaurantlar mağazalar, müzelerin çoğu hep bu cadde üzerinde yer alıyor.
Valetta Cumhuriyet Caddesine paralel ve dikey kesen ızgara şeklinde sokaklardan oluşuyor. Cadde boyunca yürürken bazen sağınızda bazen solunuzda denizi görebiliyorsunuz.
Cumhuriyet caddesine girer girmez hemen kulağımıza gelen müziğin izini sürmeye başlıyoruz. Sesler açık hava tiyatrosundan geliyor. Akşam Il Vilo (belki ünlüler ama ben bilmiyorum) diye bir grubun konseri varmış canlı prova yapıyorlar. Açık Hava Tiyatrosu bir zamanlar Valetta'nın opera binası imiş. 2. Dünya Savaşında bombalanmış. Bugünkü tiyatro opera binasının kalıntıları üzerine inşa edilmiş.
Valetta'da ikinci durağımız sıcağında etkisiyle dondurmacı Amorino oluyor. Çeşit çeşit meyvelerden yapılan dondurmaların sunumu da lezzeti kadar hoş. Külahta dondurma istediniz mi size dondurmadan yapılmış bir gül uzatıyorlar.
Cadde boyunca ilerlerken yol üzerinde İngiliz döneminin izleri kırmızı telefon kulübeleri ve posta kutuları çekiyor dikkatimi. Sokaklar çok güzel ama hava çok sıcak olduğu için şehri gezmeye kapalı mekanlardan başlamaya karar veriyoruz. İlk sıraya da St. Jhon's Katedrali'ni koyuyoruz ama gel gör ki cumartesi olduğu için katedral 12.00'ye kadar ziyaretçi kabul ediyormuş. Cumartesi Valetta'ya gidecek olursanız aklınızda bulunsun.
Ziyaret edeceğimiz ikinci adres Grand Master's Palace yani Büyük Üstatlar Sarayı. Burası şövalyelerin ikametgahı imiş.
Şövalyeler burada yetiştirilirmiş. O da Cumhuriyet Caddesi üzerinde yer alıyor. 1571 yılında Saint Jean Şövalyeleri için yapılan saray neredeyse 350 yıldır Malta'nın idari binası olarak kullanılıyormuş. Saray iki bölümden oluşuyor silahların sergilendiği Armoury ve yaşam alanı olarak kullanılan Palace State Room. İsterseniz ikisini birlikte, isterseniz ayrı ayrı gezebiliyorsunuz. İkisini birlikte gezmek isterseniz giriş 12 Euro. Biz sadece Armoury bölümünü gezdik ama aslında yaşam alanını da gezmemiz gerekiyormuş. Armoury bölümünde şövalyelerin kullandığı silahlar, zırhlar sergileniyor.
İnsan gezerken çok etkileniyor. Kendimi bir ara o zırhların içinde düşündüm içim daraldı. Sadece başlığın ağırlığı 1.5 - 2.0 kiloymuş zırhın tamamı kaç kilodur hayal edemiyorum bile. Bırak savaşmayı, insan bu kadar ağırlıkla nasıl yürürü ki.
Büyük Üstatlar Sarayı'ndan sonra Valetta sokaklarında dolaşmaya başlıyoruz. Valetta çok düzenli bir şehir. Geniş caddeler dar sokaklarla kesişiyor. Sokaklarda genellikle turistler var. Evlerin kapıları panjurları çoğunlukla kapalı, hangisinde yaşam var hangisinde yok anlayamıyor insan.
Cumhuriyet Caddesi trafiğe kapalı caddeden dümdüz inince St. Elmo Kalesi çıkıyor karşımıza. Marsamxett Limanı ve Büyük Liman'ı birbirinden ayıran bu kale iki limanı da kontrol altında tutmak için yapılmış zamanında. Hava çok sıcak olduğu için biz kaleyi gezmeyip kendimizi Aşağı Baraka Bahçeleri'ne attık.
Bahçe deyince aklınıza öyle büyük bir bahçe gelmesin 500 metre ya var ya yok ama Büyük Liman'a bakan bu bahçenin muhteşem bir manzarası var. Benim baraka bahçelerinden görülen bu anıtın ne olduğunu merak ederseniz Seige Bell War Memorial imiş. Osmanlı Kuşatması ve ikinci dünya savaşında ölenlerin anısına yapılmış.
Aşağı Baraka bahçelerinden sonra istikamet Yukarı Baraka Bahçeleri. Serin olsun diye ara sokakları kullanıyoruz ama aslında her bir sokak ayrı bir güzel. Neyin fotoğrafını çekeceğini şaşırıyor insan. Maltada evler kadar kapı tokmakları da oldukça ilgi çekici. Çeşit çeşit figürlerden oluşan ve çoğu el yapımı olan bu tomaklar ev sahibinin kişiliğini yaşam şeklini yansıtırmış.
Bir ekonomi çalışanı olarak Yukarı Baraka Bahçelerinin girişindeki Malta Borsası'da gözümden kaçmadı. Hafta sonu olduğu için kapalı ama sanırım açık olsa içeri girip çekim yapmayı denerdim.
Geçmişi 1661'lere dek uzanan Yukarı Baraka Bahçeleri bizim Gezi Parkı'nın ancak yarısı kadar. Büyük Limana terası olan bu bahçenin de manzarası muhteşem. Üç şehir dedikler Vittoriosa, Senglea ve Cospicua en güzel buradan izleniyor.
Bahçenin alt katında bir dizi top sergileniyor her gün 12:00 ve 16:00 saatlerinde burada top atışı yapılıyormuş. Tesadüfen 16.00'da orada olduğumuz için bu töreni izleme şansımız oldu.
Burada biraz dinlenip kendimize bir Kinnie molası verdik.
Kinnie Malta'nın yerel içeceklerinden biri, gelmeden Malta'da tadılacaklar listesine eklemiştim. Maltalılar kolaya rakip olarak yapmışlar. İçerken ağıza portakal kabuğu aroması ve bir kaç baharat tadı geliyor. Biraz acımtırak, denmek için içilebilir. Soğuk olmak şartıyla tabi.
Valetta çok büyük bir şehir değil, şehrin tamamını bizim gibi yürüyerek gezebilirsiniz. Ama yok sıcağa dayanamam, fazla yürüyemiyorum derseniz bir de bu şirin elektrikli araçlar var onlarla da gezebilirsiniz. Şehir turu 25 Euro.
Valetta'da daha yazacağım bir hayli yer var ama onlar ikinci Valetta gezimize dahil olduğu için o günü anlatırken yazacağım. Sırada Malta'nın balıkçı kasabası Marsxalokk var.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder